RTE’in bilinçaltına gizlenmiş fikir ve düşünceler son zamanlarda gün yüzüne çıkmaya başladı. Meğerse ne kadar lütufkar, hoşgörülü bir Başbakanımız varmış da haberimiz yokmuş. Aslında sürekli gazete ve diğer medya organlarında görülen mayolu kadın resimleri RTE’ in bir lütfuymuş aslında. Neden mi böyle söylüyorum? Ben cevap vermeyeyim de sadece konuşmasından bir pasaj vereyim o zaman: "Gazetelerinizin baş köşelerinde bu toplumun ahlak değerleriyle tamamen ters düşen çırılçıplak kadın resimlerini siz basıyorsunuz, affedersiniz ilavelerinde her şey tamamen ortada, ne yapıldı, hangi müdahale yapıldı?" Arkasından ise ekliyor lütufkar RTE; "Bu konuda yasama, yürütme olarak yaptığımız, yapabileceğimiz bir şey mi var, yaptık mı? O zaman nedir bu feryat?" Yani yasa çıkarıp bunların önüne geçmediklerini ifade ediyorlar kendileri.
Ancak eminiz ki yapmayı çok hem de çok istiyorlar. Zira gazetelerin birinci sayfasında veya eklerinde mayolu bir kadın fotoğrafı gördükleri zaman muhtemelen akıllarından "Ya Rab! Şu güzelliğe insan hayran olmaz da ne yapar?" türü sözler geçerken nedense "şeytan görmüş" gibi tepki gösteriyor ve hemen kendilerini "ahlak zabıtası" olarak görmeye başlıyorlar. Bu nedenle de bu fotoğrafların yayınlanmadığı bir medya özlemlerini vurgulamaya başlıyorlar. Bu tavırların örneğini daha önce gördük. Nerede mi? Hava limanlarımızda. Mayolu kadın reklamlarını bir anda indittirip yasakladılar zira. Önümüzde böyle bir örnek varken medyanın kullandığı bu tarz resimleri ve cinsel konuları işleyen yazıları yasaklama fırsatını ele geçirdiklerinde tabii ki onu da yapacaklar. Bu durumda da her zaman yaptıkları gibi; "Yüzde 46.7’lik çoğunluğun ahlak anlayışı bizden bunu istiyor" diyerek yaptıklarını mazur gösterecekler. Ancak bu durumda da RTE’in aynı konuşmasında sürekli yinelediği ancak ne anlama geldiğini tam anlamıyla algılayamadığı çağdaş uygarlığın kapısının önünde bulacaklardır kendilerini. RTE ne kadar hoşgörülü olduğunu sadece "gazetelerin birinci sayfalarındaki mayolu kadın resimlerine ses çıkarmamakla" değil, "Allah aşkına kimin yaşam tarzına dokunduk?" şeklinde yönelttiği sorusuyla da ortaya koymaya çalışıyor. "İnsanların yaşam şekli değişmedi" demek kesinlikle doğru değil. Burada doğru olan şu: "İnsanların yaşam şekli sizin istediğiniz ölçülerde değişmedi." Zira AKP ve Zihniyetine sahip "1800 Belediye" nin ilk hedefi "o yöredeki içkili yerleri tedirgin etmek, ruhsat süresi biten yerlere yeni ruhsat vermemek, bitmeyenleri şehir dışına sürmek" değil miydi? Belediyelerin ve partinizin sözünün geçtiği yerlere alkollü içki sokmadığınızı, kimseyi rahatsız etmeden orada içki içme özgürlüğünü kullanmak isteyen vatandaşlara karşı ayırımcı bir politika izlediğiniz gerçeğini reddedebilir misiniz? Her apartmana bir mescit açma projesi, insanların yaşam şeklini değiştirme çabanızın bir örneği değil miydi? Bunu siz de biz de biliyoruz. Ve yine çok iyi biliyoruz ki asıl programınız henüz yapmaya cesaret edemediğiniz şeylere ulaşmaktır. Bu nedenle boşuna kendinizi sevimli ve hoşgörülü göstermeye çalışmayınız. Zira bu Ulus artık her şeyin farkında…
ARZU KÖK
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder