22 Mayıs 2008 Perşembe

IMF VE HALKINI ÇOK DÜŞÜNEN HÜKÜMET!...

Türkiye, 19. stand-by anlaşmasını tamamladığı IMF ile “Program Sonrası İzleme” sürecine geçti. IMF’ye borcu olan ülkelerin mali durumlarının izlenmesi ilkesine dayanan bu sistem, olası yeni bir stand-by anlaşması sürecinden bağımsız olarak işleyecek. Yani Türkiye verdiği sözleri tutup tutmadığı yolunda incelenecek. Sonra da buna göre kredi kullanmasına izin verilip verilmeyeceği kararlaştırılacak.
Türkiye, IMF ile anlaşmayı; harcamaları kısma, personel alımını ve maaşları düşük tutma, özelleştirme yapma, elektriğe otomatik zam sözleri ile tamamladı. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz imzası ile IMF’ye sunulan niyet mektubunda yeni döneme ilişkin sözler verildi. Taahhütler ve taleplerden bazıları şöyle: - Ayakta tedavi hizmetlerinden, hizmet basamağına göre artan oranlarda farklılaştırılmış katkı payı alınmasına ilişkin duyuru yakın zamanda yapılacaktır. Katkı payları birinci basamak sağlık hizmetleri için 0 ila 2 YTL aralığında, ikinci basamak sağlık hizmetleri için 5 ila 10 YTL aralığında ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri için de 8 ila 10 YTL aralığında olacaktır. - Sektörel vergi indirimlerinden ve kamu maliyesinin saydamlığına ve mali disipline zarar verecek bütçe dışı fon tesis edilmesi uygulamasından kaçınılacaktır. - Sosyal güvenlik reformu, ekim ayında yürürlüğe girecek. Yeni yasanın yürürlüğe girmesi öncesinde, emekli maaşlarında yapılacak ayarlamaların yeni Kanunda yer alan endeksleme katsayılarının öngördüğü artış oranlarını aşmaması temin edilecektir. İstihdamın ve ücret politikalarındaki değişikliklerin daha etkin bir biçimde izlenmesi yoluyla personel harcamaları toplam kamu harcamaları içerisindeki payını azaltacak bir kamu personel reformu yapılacak. Elektrikte otomatik fiyatlandırma sistemi 1 Temmuz 2008 tarihinde yürürlüğe girecek. - Çeşitli banka varlıkları için belirlenen risk ağırlıkları yakın zamanda BDDK tarafından açıklanacak. Halkbank’ın yüzde 24’ü için ikincil halka arz yapılacak.
Ne güzel taahhütler değil mi? ATO geçenlerde bir açlık ve yoksulluk araştırması yaptırdı. Bu araştırmanın sonucuna göre ise nüfusu 70 milyon Türkiye’de 11 milyon kişi aç yaşıyor ve 53 milyon kişi yoksulluk sınırında yaşıyor. Durum böyleyken hükümetimiz hala IMF’ye verdiği sözler arasına zaten düşük olan maaşların düşürülmesi yönünde sözler veriyor. Halihazırda yüksek meblağlar halinde ödenmekte olan elektrik faturalarını otomatik zamma bağlıyor. Halkın olmazsa olmaz sağlık harcamalarını arttırıyor. Görünüşe göre artık muayene olmak isteyen vatandaş minimum 2 YTL’yi gözden çıkaracak. Aksi taktirde muayenesi bile yapılmayacak. Yani parası olmayan ölsün denilecek.
Bu tedbirleri ne güzel de halkınızı düşünerek hazırlamışsınız sevgili iktidarımız(!). Haklısınız! Türk halkının yarısından çoğu yoksulluk sınırında yaşıyormuş kime ne. İnsanlarımızın büyük bir çoğunluğu açmış kim takar. Hastalanmasın efendim. Eğer kazara hastalanırda muayene olmak isterse parasını hazırlasın efendim yada hiç gelmesin hastaneye. Ölüp gitsin evinde. Elbet bulunur cenazesini kaldıracak. Ne diyelim haklısınız sevgili hükümetimiz.
Yalnız bu kadar çok düşünceli olmayın sevgili hükümetimiz. Yazık size ki hergün oturup bu halk için daha ne yapabiliriz diye düşünüp kafa yorduğunuz için. Kıyamayız biz size(!). Siz hiç yorulmayın ve bırakın bu işleri en iyisi…
ARZU KÖK

Hiç yorum yok: