22 Mayıs 2008 Perşembe

ERKEK EGEMEN POLİTİKALAR VE TECAVÜZ...

Danimarka' dan bisikletiyle tek başına yola çıkarak Türkiye'ye gelen ve Kapadokya' ya gitmeyi planlayan kadın turiste, Yozgat'ın Sorgun İlçesi yakınlarında mola verdiği bir çeşmenin başında tecavüz edildi. Tecavüz ettikleri iddia edilenler ise tutuklandı.
Bilindiği gibi bir süre önce de İtalyan sanatçı Pippa Bacca’ ya da önce tecavüz edilmiş, sonrada öldürülmüştü. Pippa “Gelinler Yolda” isimli bir projeyle dünyada barış için otostopla Beyrut’a kadar ulaşmayı hedeflemişti. Ancak bu yolculuğu Türkiye’de hem de acı bir sonla noktalandı. Gebze’de otostop yaparak bindiği kamyonun şoförü tarafından önce tecavüze uğradı sonra da öldürüldü ve ilginçtir ki fotoğraf makinesindeki son kare fotoğrafta tecavüzcüsünün resmi vardı. Pippa’ nın sonunu getirende, Danimarkalı turiste tecavüz edilmesinin altında da aslında asıl suç bu coğrafyada yerleşmiş bir zihniyet. Bir çok kamyonun üzerinde asılı duran, kadife kırmızı zeminin üzerine yazılı “ya benimsin ya kara toprağın” zihniyeti…
Tecavüzleri ve bu yolda ölümlerin sonunu hazırlayan, bu ülkedeki toplumsal cinsiyet politikaları, erkek egemen iktidarın ta kendisi. Bu sadece iktidarın bir tecavüzcü olarak vücut bulması… Pippa elbetteki bu riski bilerek çıktı yola üzerinde saflığı, barışı, masumiyeti simgeleyen gelinliğiyle… ancak üzerinden geçmeyi düşündüğü coğrafya tecavüzcüsüyle üstelik gelinlik giydirilerek evlendirildiği bir kadınların ülkesiydi.
Aile içi şiddetin meşru sayıldığı, kadının karakola kocasını şikayet etmek için gittiğinde tıpış tıpış polis tarafından evine gönderildiği, ailesi tarafından “kocandır,döver de, sever de” diye geri yollanıp kocası tarafından öldürüldüğü kadınların ülkesiydi. Sokakta gündüz vakti fiziksel ve cinsel tacize maruz kalan kadınların ülkesiydi.
Üzerinden geçmeyi düşündükleri coğrafya, amcasının oğlu tarafından tecavüze uğramış, bunun sonucunda da hamile kaldığında ağabeyleri tarafından öldürülen kadınların ülkesiydi. Başbakan’ının kadınlar gününde her kadının üç çocuk yapmasını öğütlediği, kadının eve kapatılma politikalarıyla, yeni sosyal güvenlik yasalarıyla kıstırıldığı, annelik ve karılık kavramlarıyla kutsandığı, namus kavramıyla da boğazlandıkları bir coğrafyaydı.
Üzerinden geçmeyi düşündükleri coğrafya, yılbaşında kameralar önünde, turist kadınları uluorta taciz eden erkekleri beş kuruş karşılığında serbest bırakan yetkililerin yaşadığı bir coğrafyaydı. Ülke sevgisini “ya sev ya terk et”, aşklarını tehdit, şiddet, mülkiyet ilişkileri üzerinden ifade eden, bebeklerden katil, tecavüzcü, işkenceci yaratan bir karanlığın olduğu bir coğrafyaydı.
Bir gelinlik giymişti Pippa. Ancak damatsız bir gelin, gerçekten bu ülkede masumiyet, saflık ve barış simgeleriyle mi yüklüydü? Damatsız gelin, “baba otoritesine, mahalle baskısına, koca iktidarına, zorla evlendirilmeye” kısacası “erk”e bir başkaldırış değil midir bu coğrafyada? Toplumsal cinsiyet politikaları evlenmeyi, baba, koca, amca, abi, mahalle ve devlet tarafından kadının sahiplenilmesini kutsarken, damatsız gelin bu coğrafyada tacizi hak eden olarak görülür. Gece sokağa çıkan, başı açık, baldırı açık, kadınlar, yılbaşı gecesi Taksim’e çıkma cesareti gösterenler, başka ülkelere turistik yada sanatsal niyetlerle seyahat edenler, okulda, pazarda, toplu taşım araçlarında, işyerlerinde, kısacası kamusal alanda varız deme cesareti gösteren tüm kadınlar tecavüzü hak etmiştir bu coğrafyada. Erkekliklerini ispata çalışanlarla dolu bir coğrafya burası.
Erkekliğin ise ispatı güçtür. Hem mecaz hem de gerçek anlamda. İspat etmek güç olunca da bunu cebirle ilan yoluna gidiyor. Sonuç düz bir vahşet, kuru gürültü ve suçluluk. Bu ise telafisi olmayan bir durum. Böyle giderse ülkemize hiçbir kadın ayak basmayacak. Ülkemizin adı sürekli bu tür çirkinliklerle lekelenecek. Artık ya bir şeylerin baştan değişmesi lazım yada her şeyi olduğu kabullenip oturmak. Tabii mümkünse…
Son yapılan araştırmalara göre erkek nesli tükenmeye başlamış. Ne dersiniz tüm bunların yaşandığı bir coğrafyada arkalarından ağlayan olur mu?...

ARZU KÖK

Hiç yorum yok: