2 Mayıs 2008 Cuma

ÜNİVERSİTELER VE KAOS

Türban konusu gündeme geldiğinden beri sürekli “Üniversitede kaos yaratacaksınız" diye uyarı üstüne uyarı yapıldı... Dinleyen olmadı. Ancak uyaranlar haklı çıktı. Üniversite kapılarında daha ilk gün kaos işareti geldi... Ama bu defa da kabahatli bulunanlar, "kaos uyarısı" yapanlar oldu!
RTE sürekli, "Laikliği çıkar kavgalarına alet ediyorlar" diyor... Laikliği, hukuku ve Anayasa'yı savunanların bundan çıkarı olduğunu iddia ediyor ki, herhalde tarihe geçmesi gereken bir cümledir bu...
İki üniversite haricinde diğer üniversitelerde kız öğrenciler türbanlarını çıkarıp girdiler... Demek ki türban istendiğinde çıkarılabiliyor. Bu kızlarımızdan hiçbiri de "Ben çıkarmam" demedi. Türbanlarını çıkardılar ve girdiler üniversitelerine.
Gelelim yarınlara... İktidarın, komisyondaki yeni 17. maddeyi yasalaştırmayacağı, uygulamayı rektörlere bırakarak yasağı zaman içinde gevşetme yolunu deneyeceği yolunda söylemler giderek artıyor... Bu durumda ise Anayasa değişikliği Cumhurbaşkanı tarafından onaylandığı taktirde deyim yerinde ise üniversitelerde çıngar kopacak. Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç televizyonlardaki açıklamasında: "Yapılan Anayasa değişikliği türbana izin vermiyor, izin veren rektör kanunlara karşı suç işler..." dedi.
Hukuka bağlı kalan rektörler belli ki bu kaygı nedeniyle türbana izin vermeyecek. İktidara yakın olanlar veya onlara yaranmaya çalışanlar ise izin verecek türbana. Bu durumda da üniversite kapılarında kavgalar başlayacak. İşte size kaos. Bu uyarıyı yapan sadece basın mış gibi RTE sürekli basına yükleniyor. Bu uyarıyı sadece basın yapıyormuş gibi. Oysa Anayasa hocası Ergun Özbudun, 10 Şubat tarihli Milliyet'te aynı uyarıyı yapıyor: - 'Anayasa Mahkemesi kararı varken, türban serbestisini uygulamam' diyen rektörler çıkabilir. Kaotik bir durum doğabilir... Ama dinleyen kim?
Açıkçası asıl korkulan konu üniversitelerimizin yeniden 12 Eylül öncesi günlere dönme ihtimali… Bu ise herkesin tüylerini bile ürperten bir tablonun oluşması demek olacaktır. Ancak bu demek değildir ki, üniversiteli gençler, siyasetle ilgilenmesin, ülke sorunlarına sahip çıkmasın. Aksine bu ülkenin birer ferdi olarak tabii ki de fazlasıyla her konunun içinde olacaklar. Ancak, Ankara'da ya da farklı odaklarda tezgâhlanan bir siyasetin parçası haline geldiklerinde, neler olabileceğini yıllar öncesinden deneyimlerimizle biliyoruz. 12 Eylül öncesinde, normal zamanlarda güle oynaya şakalaşan gençler, dışarıdan kavga sesleri geldiğinde, dersi bırakıp birbirine girer, bir süre sonra olaylar yatıştığında ise kafaları, gözleri yarık şekilde derslere devam ederlerdi.
O dönemlerde Ecevit ve Demirel'in polemikleri nedeni ile ülke öyle bir noktaya gelmişti ki, en büyük acıyı üniversite öğrencileri çekti. Pek çoğu yaşamını yitirdi, pek çoğu hapishanelerde çürüdü. Pek çoğunun öğrenimi yarıda kaldı. Peki sonrasında ne oldu? Ecevit başbakan, Demirel de cumhurbaşkanı. Yani olan öğrencilerimize oldu. Yaratılan kaos sadece gençlerin geleceğini bitirdi. Diğerlerine hiçbir şey olmadı.
Şimdi yaratılan tartışma ortamının da onlardan hiçbir farkı yok aslında. Bu kaosun üniversitelere yansıması halinde ise fatura yine gençlere çıkacak. Bazı öğrencilerin eğitimleri yarıda kalırken yangını körükleyenlerin çocukları dünyanın en iyi üniversitelerinde öğrenim görmeye devam edecek.
YÖK'teki yeni yapılanma ise üniversitelerin siyasetin içine çekileceğine yönelik çok önemli sinyaller veriyor. Umarım ki yanılan biz olalım. Ancak görünen o ki, 60'lı, 70'li, 80'li yıllarda çok büyük acılar ve kayıplar yaşanmış olmasına rağmen, tarihten hiç ama hiç ders almamışız. Almamakta da kararlı görünüyoruz ne yazık ki.
Şunu da sormak istiyorum; “Neden tüm oyunlar gençler üzerinde oynanıyor? Neden ille de hep üniversiteler seçiliyor?” Kimler verecek bu soruların yanıtlarını? Gençler ise az çok kendi üzerlerine oynanan bu oyunun farkındalar. Ancak henüz çok gençler ve tecrübesizler. Hala büyüklerine güvenlerini yitirmediler. Yitirmemeleri de gerekiyor. Zira istenen şey de o değil mi?
Kısacası üniversiteler aklın ve sağduyunun, gençler de geleceğimizin teminatıdır. Onları kimse siyasi amaçları için kullanma hevesine girmesin. Zira bu gençlik kaybedilmemelidir...

ARZU KÖK

Hiç yorum yok: