16 Mayıs 2008 Cuma

KYOTO İMZALANACAKMIŞ!...

Küresel ısınmayla mücadeleyi öngören Kyoto Anlaşması, Birleşmiş Milletler'in 1997'de Japonya'da düzenlediği çevre toplantısında katılımcı hükümetler tarafından kabul edilen bir anlaşma...
Bu anlaşma, gelişmiş ülkelerin sera etkisi yaratan gazların salınımını 2008- 2012 yılları arasında yüzde 5.2 düşürmelerini öngörüyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, 2001'den itibaren 84 ülke anlaşmayı imzaladı, 34 ülke onayladı. Ancak bu protokolün bir bağlayıcılığı olmadığı için bu anlaşma sonrasında dahi gaz salınımlarında küresel bir düşüş gözlenmedi. Çevreci örgütler, küresel ısınmanın önüne geçilebilmesi için başta Amerika olmak üzere gelişmiş ülkelerin Kyoto Anlaşması'na imza atmasını ve kurallarına uyması gerektiğini görüşündeler.
Rus bilim adamlarına göre, dünya 2055'de "Buz Devri"ne geri dönecek. Uzay bilimci Khabibullo Abdusamatov, şu anki küresel ısınmanın ardından küresel bir soğuma kuşağına gireceğimizi öne sürdü. "Dünyayı sera gazı etkisinden korumak için uygulanan Kyoto protokolleri şimdilik ertelenmeli. Çünkü şu anda Dünya, küresel sıcaklık anlamında en yüksek noktada ve bundan böyle sıcaklık kademeli olarak azalacak" diyen Abdusamatov, soğumanın birkaç yıl içinde başlayacağını kaydetti. Bunun önüne geçecek tek uygulama ise Kyoto Protokolü şartlarına tamamen uyulması olacaktır.
Kyoto Sözleşmesi ile devreye girecek önlemler son derece pahalı yatırımlar gerektiriyor. Ancak dünyanın geleceği açısından son derece önemli bu yatırımların yapılması. Kyoto Sözleşmesi neleri mi öngörüyor;”- Atmosfere salınan sera gazı miktarı yüzde 5'e çekilecek.- Endüstriden, motorlu taşıtlardan, ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecek. - Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirme, ulaşımda, çöp depolamada çevrecilik, temel ilke olacak.- Atmosfere bırakılan metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için alternatif enerji kaynaklarına yönelinecek. - Fosil yakıtlar yerine örneğin, bio dizel yakıt kullanılacak. - Çimento, demir çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek. - Termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemler, teknolojiler devreye sokacak. - Güneş enerjisinin önü açılacak. Nükleer enerjide karbon oranı sıfır olduğu için dünyada bu enerji ön plana çıkarılacak. - Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi alınacak. “
Görüldüğü gibi öngörülen önlemler gerçek anlamda atılması gereken çok önemli önlemlerdir. Özellikle dünyayı çok kötü etkileyecek olan bu küresel ısınmanın etkilerini son yıllarda çok fazla hisseden Türkiye yıllardır -Amerika istemediği için kim bilir – imzalamadı bu sözleşmeyi. Yıllardır ülkemizdeki pek çok çevreci örgüt hükümetlere bu konuda baskı yapmalarına rağmen bu sözleşmeyi imzalatmayı başaramadılar. Sanki yaşanan onca gelişme görmezden gelindi. Kuraklık, orman yangınları, susuzluk,…..yaşandı ama hep hükümetler görmezler geldi. Zira ABD imzalamıyordu ve bazı ülkelerin de imzalamasını da istemiyordu. Tabii ki Türkiye de bu ülkelerden birisi.
Ancak TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Özdalga yaptığı açıklamada Türkiye’nin, kısa bir süre içinde Kyoto protokolünü imzalayacağını bildirdi. Terörle mücadeleden sonra, iklim değişikliği konusunun uluslararası diplomasinin gündemindeki en önemli konudan biri olduğuna işaret eden Özdalga, "Türkiye, iklim değişikliği mücadelesine kayıtsız kalamaz, kalmamalıdır" dedi. Evet kalmamalıdır. Bu zamana kadar sessiz kalmış kalması bile aslında büyük bir suçtur. Hükümetlerin dünyaya ve Türkiye’ye ihanetleridir bu durum.
Özdalga ayrıca, "Eğer imzalamazsa Türkiye tamamen yalnız kalacak" dedi. Bu sözde yazıktır ki aslında çok acı bir taraf var. Zira hala bu sözleşmenin dünya geleceği açısından ne kadar önemli olduğunun ayırdına varılmadığını gösteriyor bu sözler. Yani Türkiye bu anlaşmayı şimdiye kadar ABD istemedi diye imzalamadı ise, bundan sonra AB istiyor, bu konuda baskı yapıyor diye kabul edecek. Ne acı bir durum. Çünkü hükümetler böyle bir adımı gerekliliğine inandıkları için atamayacak kadar acizler. Birileri istiyor diye kabul etmiyor yada birileri istiyor diye kabul ediyorlar. Nerede kaldı ülke iradesi?
Kyoto sözleşmesinin imzalanması bu vesile zorla da yapılsa güzel bir sonuçtur. Ancak yine de bunu Türkiye’nin yıllar önce yapmasını isterdik. Kendisi gerçektende istediği için, gerekliliğine inandığı için yapsın isterdik, AB kriterleri öyle gerektirdiği için değil.

Hiç yorum yok: