Askeri Şura’nın başlamasına az bir zaman kala askeri ve özellikle Genelkurmay Başkanlığı görevine getirilmesi muhtemel Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ’u yıpratma çalışmaları hız kazandı.
Özellikle boyalı basın bu işin şakşakçılığına soyunmuş durumda. Neymiş İlker Başbuğ ile, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt görüşmüşler.Bunun ne zararı var doğrusu anlamak güç. Tabii AKP davasının gündemde olduğu şu günlerde hem Osman Paksüt’ü hem de şura öncesi İlker Başbuğ’u yıpratma çalışmaları yapanlar için durum hiç de öyle değil. Zira AKP’nin kapatılma davasında askerin yargıyı etkilediği gibi saçma sapan bir söylem geliştiriyorlar. Oysa bu işi her fırsatta yapmaya çalışanlar kendilerinden başkası değildir, olmamıştır.
“Ziyaret talebi ve ziyaretin amacı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’ın kuzeyine Şubat 2008’de icra ettiği harekâta ilişkin kutlamaların iletilmesi ile sınırlı kalmıştır. Bunun dışındaki yorumlar gerçekle bağdaşmamaktadır” diyen Osman Paksüt’ün veya bir yargı organının böyle bir gerekçesi olamazmış gibi hükümet ve hükümet yanlısı basın tarafından sürekli çarpıtılıyor. Çok çirkin bir oyun sahneye konmuş ne yazık ki.
İki net hedef var ortada. Kara Kuvvetleri Komutanı ve Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili. Türkiye’nin iki legal kurumunun iki en önemli adamı. Biri Türkiye’nin bütünlüğünün emanet edildiği yerde, Kara Kuvvetleri’nin başında, diğeri de bu bütünlüğün koruyucusu Anayasa’nın emanet edildiği yerin iki numaralı ismi. Bunların görüşmelerinde ne acayiplik var ki? Güya gizlice görüşmüşler. Tabii o saatlerde eminiz ki Genelkurmay Karargahı’nda onlardan başka kimse yoktur. Olay öyle abartıldı ki sanırsınız ki görüşenler iki mafya lideri. Yazıklar olsun. Yazanlar kim? Bir gazete. Devletin iki üst düzeyi görüşmüş sanki ortada bir ayıp varmış gibi gösteriliyor.
Kimse de “Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili, Kara Kuvvetleri Komutanı ile resmi bir görüşme yapıyor. Bunu yazıyorsunuz da, Anayasa Mahkemesi Başkanı kapatma davası açıldığı günlerde, yargıladığı partinin yöneticileriyle kebapçıda ahbap çavuş ilişkileri içinde yemek yerken niye yazmıyorsunuz? AKP yönetimini kızının düğününe davet ederken niye yazmıyorsunuz?” diye sormuyor. Bunun tam aksine meydanı boş bulanlar daha da fazlasını yazma cüretini gösteriyorlar.
Genelkurmay İkinci Başkanı’nın sağlık raporu yayınlanıyor. Tedavi örüyormuş. Hasta olmak, tedavi görüyor olmak suçmuş gibi. Yazanlar kim? Tabii ki Başbakan'ın, kameralar önünde hastanelik olmasından sonra sağlığıyla ilgili bilgileri yazanlara kızanlar. Kısacası Türkiye tam anlamıyla zıvanadan çıkartılıyor. Türkiye’nin göz bebeği kurumlar alenen ve alçakça bir şekilde yıpratılıyor. Aslında kim oldukları belli olan yer ve kişilerce kotarılıyor bu durum. Tıpkı daha önce Genelkurmay Başkanlığı görevini almadan önce Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a yapılanlar gibi. Zira o da o dönemde aynı odakların ağır saldırısına uğramıştı. Hakkında yazılmadık , çizilmedik çirkinlik bırakılmamıştı. Ne oldu sonra başaramadılar. Onlara rağmen Genelkurmay Başkanı oldu Yaşar Büyükanıt..
Şimdi hedefte Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ ve Genelkurmay 2. Başkanı var. Anayasa Mahkemesi Başkan vekili ise daha uzun bir süredir hedef konumundaydı zaten. Kurumlar yıpratılıyor. Yıpratanlar, AKP’ye yaranma, hizmet etme, AKP’yi kullanarak pis, iğrenç, alçak emellerine ulaşma hayalini kuruyorlar. AKP de ya bu zokayı yutuyor yada bu kişiler zaten onlara hizmet ediyor. Zira bu hizmet onu memnun etmiş görünüyor ki günlerdir hiç ses çıkarmıyorlar. Sonra da bunun adına hükümet olma, her kesimi kucaklama olarak adlandırıyorlar. Kim inanır size.
Böyle mi hükümet edilir, böyle mi devlet yönetilir? Ordusu satılık kalemler tarafından paçavraya çevrilmeye çalışılırken sessiz kalan Hükümet mi olur? Anayasa Başkan Vekili yıpratılırken sessiz kalan hükümet mi olur? Yeri geldiğinde DSİ Müdürü'ne bile arka çıkan Başbakan şimdi neden sessiz?....
ARZU KÖK,
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder